Ana içeriğe atla

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KÖY KÜLTÜRÜMÜZ



Köyümüzden Ayrılırken Arkada Bıraktıklarımız...




Geçmişten Günümüze Köylerde  Kullanılan  Ev Ve Tarım Aletlerinin  Okul Sergi Alanı

     YABA ve  Pişmiş Topraktan  Yapılan  GÜB
YÜN İPİ Eğermek  İçin  Yapılan Çıkrık
GEYİK ARDICI' ından yapılmam  YAYIK VE Köylü Kadınlarımızın KÖY Yunaklarında Çamaşır Yıkamada Kullnadıkları  TOKAÇ
   GÜB


     ÇIKRIK-  AYRAN YAYIĞI
    ÇIKRIK

   Gelinlerin  ÇEYİZ SANDIĞI ile EL DOKUMA   DÖŞEKLER  ve   Bayanlara Mahsus        Dokuma Sırt Torbaları( Köylerde bu torbalar, hanımlar tarafından misafirliklere giderken veya tarlalara veya bağ ve bahçelerde çalışmalara vakitlerde çalışanlara yemek vb. götürme işlerinde kullanılırdı.)
    GÜB (Bazen içinde define olarak ta karşınıza çıkabilir(!)


    ÇÖMLEKLER (bunlarda pişirilen yemeklerin lezzetine doyum olmaz.)




     KAĞNI : Sığır ve Mandaların köylerde ekin sapı ve odun vb. çekmek için kullanılır.
   Yazları ekinler biçilir imecilerle tarlalardan,
   bağlanır biçilen desteler bağ bağ,
   ellik , orak sesleri ve   dillerde türkülerle,
   Peşlerinde orakçının desteciler ter içinde,
   bağladıkları ekin sapları toplanır akşama, kağnı arabasına,
   yığılır bağlar arabaya, mandasına güvenirse baba,
   yığar desteleri boylu boylu, ağırlık olur tekerlere,
   Yağlıdır babanın tekerlerini tutan inleri  ses verir uzaklara,
   Sesten anlaşılır alır mesajı konu komşu gelenin arabası yüklüdür,
   Mandalarımda  güçlüdür ve bu gün işimde iyidir der lisanı hal ile ...
   Yokuş yukarı gıcırdamak  yük ağırlığından çok olursa eğer,
   Tutuşacaktır tekerler, suda yoksa yanında babanın elinde son çaresidir
   Elindeki  suyla alevlenen tekeri söndürmek tir tek çaresi.
   Böyledir köylerde kağnının hikayesi



    GÜB- ELEK(Ekin elemede kullanılır) TEKNE: (Hamur yoğrulur) DEMİR TARAK:(Yün temizleme ve inceltmede kullanılır)

                     YAYIK VE FİŞEĞİ- GÜB- arka planda çamaşır yıkmalarında kadınların kullandıkları                      TOKAÇ , bunlarla çamaşır yıkarken eski tarihlerde sabun vb. çok az kullanıldığı dönemlerde kül ve kil çamaşırların temizlenmesinde kullanılırdı. Bunlarla yıkanılan çamaşırlar şimdi yumuşatıcılar gibi yumuşak tutardı, çamaşırları...
                    GAZ LAMBASI: Bu gaz lambasında geceleri ders çalışarak ertesi gününde yarım saatlik veya 1 saatlik yola okula gideniniz oldu mu?
     İDARE : Gaz vardır içerisinde ve mazot koyanda olur. lakin mazot çok koktuğundan çoğunlukla gaz yağı kullanılır. daha ekonomiktir, adından anlaşıldığı üzere...
      Çok güzel de gaz lambasında veya idarenin loş ışığı altında aile içi sohbetler veya misafirliğe gelen komşularla yapılan, geçirilen vakitler. Daha çok dinliyorlardı insanlar birbirilerini. Tv. denen renkli çeldiricilerde yoktu. Kişi ne etkilenecekse karşısından alıyordu, etkisini...
    ÇARIK: Manda derisinden yapılır. Eskiden : "Ayağı çaruklu" derlerdi. Küçümsemek için kullanılan bir ifadeydi, bu. Şehirlinin kendini beğenmişi veya köylünün kendini bilmez zengin kılıklısı tarafından söylenirdi.

 Bebeğin Beşiği Çamdan 


  • Bebeğin beşiği çamdan
    Yuvarlandı düştü damdan
    Bey babası gelir Şam'dan
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Kızlar gelin çaydan geçek
    Çay bulanık nerden içek
    Bebek ölmüş nere gidek
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Bebek beni deleyledi
    Yaktı yıktı kül eyledi
    Her kapıya kul eyledi
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Çamlıbelden çıktım yayan
    Dayan dizlerim de dayan
    Emmim atlı ben de yayan
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Bebeğin beşiği bakır
    Yerinden kalkmıyor ağır
    Ben sallarım tıngır mıngır
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Çizmemi çektim kıçıma
    İndim çamlığın içine
    Bunda bebeğin suçu ne
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Kara çadırın kazığı
    Gelir gavurun yazığı
    Memelerim yol azığı
    Nenni de nenni de nenni de bebek

    Deveyi deveye çattım
    İpini boynuna attım
    Dün gece yavrusuz yattım
    Nenni de nenni de nenni de bebek
  • Ağıt. TRT Sanatçılarından Mustafa Ahıskalı tarafından Türkü Dostları arşivine gönderildiği şekliyle aynen aktarılmıştır. Ahmet Yamacı tarafından derlenmiştir.




Anneler köylerimizde bu beşiklerle bizlere tarlalara, bostanlara yazın sıcağında taşıdılar, sırtlarında.
Korkusu vardı, yılan mı girer koynuna çocuğumun yılan mı sokardı diye gün boyu sıcak altında...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYVA YEMEYİ LİMONLA DENEDİNİZ Mİ?

  Ayva: Yenirken boğaza takılır kalır ve yiyen insanın yemesi zor olduğu gibi yutkunurken boğaza takılır kalır. Ayvayı en rahat şekilde yemenin kolay yolu. Ayvayı dilimlere ayırıp üzerine bolca limon dökerseniz ve  çok azca tuz ekelerseniz sert ayvayı yumuşatır ve lezzetli olarak yemiş olursunuz. Ancak; tansiyon sorununuz var ise tuz da attığınız da sizce de lezzeti artıyorsa kaya tuzu ekelemeniz daha sağlıklı olacaktır. Ayvanın Çekirdeklerini de boşa atmayınız. Çekirdeklerini klorsuz suya koyup cam kavanozlarda 24 saat beklettiğiniz zaman  cildinize merhem olarak sürer ve yüz cildinizdeki kırışıklıkların zamanla kaybolduğunu göreceksiniz. Tabi bir kullanmayla geçmez bu bıçak değil ya.... LİMONUN YARARLARI Sabahları içilen ılık limonlu suyun faydaları saymakla bitmez. Sabah gözünüzü açar açmak gidip su ısıtıcının düğmesine basıyor ve kendinize koca bir bardak kahve hazırlıyorsanız, size önerimiz bu alışkanlığınızı biraz ileri zamana ertelemen...

KARA DENİZİ İN İNCİSİ ŞİRİN GERZE

GERZE NİN TARİHÇESİ İlin kuzey doğu kıyısında aynı adlı burun üzerine kurulan Gerze, 1901 de kaza haline gelmiştir. İlk adının “Carusa “ olduğu tahmin edilen Gerze’de Ayancık gibi tarih sahnesine antik çağda çıkmış bir yerleşim yeridir. 13 şubat 1956 günü lodos fırtınasının desteklediği ve bir evin mangalından çıkan yangın ilçenin bütünü yakmış. 1000 ev yanmış ve bu yangından 100-150 ev kurtulabilmiştir. Bu büyük felaketten sonra Gerze devlet yardımı ile yeniden inşa edildiğinde ilçe merkezinde tarihi yapı bulmanın imkanı kalmamıştır. Gerze için yapılan 1950’lere ait bir imar planı, projesinden, ilçenin merkezinin Osmanlı dönemi sonlarında da harap  yada yanmış olduğu anlaşılır. Gerze’ye 19. Yüzyıl ortalarında gelen hemilton ilçe hakkında şunları söylemektedir. “ Kousefet ova 7-8 evlik küçük bir köydür. Gerze’de olduğu gibi buradan da sultan için İstanbul’a tavuk gönderilir. Hisar çayı yolu ile Gerze’ye ulaştık. Eski ismi Carusa’dır. 25 Rum evi dışında 240 türk evi ...