Ana içeriğe atla

KADI KÖYÜNDE YAĞMUR DUASI



DİKMEN KADI KÖYÜ

6 Mayıs 2018 Pazar günü Gerze den saat 11:oo de ÜNLÜTÜRK dostumuzla yola çıktık ve saat: 12:00 de Serbest Köyleri Kadı Köyü Merkezine Camiinin yanına vardık. Kadı, Bucak, Kuz alan Köyleri bir araya gelerek Yağmur duası programını hazırlamışlar. Ve duaya başlamışlardı. Bizde hemen kalabalıkların arasına, küçük çocuklarımıza yakın olmaya çalışarak ellerimiz aşağıya dönük âminlere başladık. Neden çocukların yanına durduğumun sebebine gelince; saf iman yaşlı kadınlarda ve buluğ çağına ermemiş küçük bebelerde olduğu bazı dini kaynaklarda bilenler öyle söylerler ve görgümüz ve bildiklerimizde bunu desteklemektedir. Ayrıca küçük bebeler masum olmaları sebebiyle şeytan masum bebelerin yanında duramazlar. Onlar melekler gibidirler. Küçük bebeler buluğa ermediğinden sorumlulukları da yoktur. Allah (cc)onların hürmetine rahmetini eksik etmesin. İnşa ALLAH.

Bölgenin eski imamlarından Rasim Hoca ve diğer imam hatipler tarafından yağmur duası yapıldı. Köylülerin ortaklaşa hazırlamış oldukları yemek namaz sonrası verildi. Hayır, dualarıyla oradan ayrılırken Allah ın rahmeti de çiselemeye başlamıştı.

Duanın önemi nedir ve dua nasıl yapılmalıdır?

Sözlük anlamı ile dua “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” demektir. Dinî bir terim olarak ise, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddî ve manevî isteklerini O’na arz etmesidir. Temeli, insanın Allah’a hâlini arz etmesi ve O’na niyazda bulunması olduğuna göre dua, Allah ile kul arasında bir irtibattır.

Duada daima tâzim (Allah’ı yüceleme) ve tâzimle birlikte istekte bulunma anlamı vardır. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Böylece duada biri zikir ve saygı, diğeri de dilek olmak üzere iki unsur hep yan yana bulunur. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.s.), “Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizî, Deavât, 2) buyurmuştur. Aynı sebeple en önemli ibadet olan namaz, dua (salât) kelimesiyle ifade edilmiştir (En’âm, 6/52; Kehf, 18/28). Diğer bir âyette de, “De ki; duanız (kulluğunuz) olmasa Rabbim size ne diye değer versin.” (Furkân, 25/77) buyurulmak suretiyle insanın ancak Allah’a olan bu yönelişiyle değer kazanabileceği belirtilmiştir. Duanın sadece Allah’a yöneltilmesi; Allah’tan başkasına, putlara veya kendilerine üstün nitelikler izafe edilen başka yaratıklara dua ve ibadet edilmemesi Kur’an’da ısrarla vurgulanmıştır (Şuarâ, 26/213; Kasas, 28/88).

Yağmur duası nedir? Nasıl yapılır?

Kuraklık dönemlerinde yağmur yağması için yapılan duaya yağmur duası (istiskâ) denir. Yağmur duası yapılacağında, üç gün peş peşe cemaatle birlikte yerleşim yeri dışına çıkıp dua yapmak müstehaptır. Duadan önce fakirlere sadaka verilmesi, herkesin günahlarından tövbe ve istiğfar etmesi, küs olanların barışması uygun olur. Yağmur duasına giderken mütevazı ve boynu bükük bir durumda olmak, ihtiyarları ve çocukları, yavrularıyla birlikte hayvanları da götürmek müstehaptır (Zeylaî, Tebyîn, I, 231).

Yağmur duasında kıbleye dönülür, imam ayakta ellerini yukarıya kaldırarak dua eder; cemaat de oturduğu yerde ellerini kaldırarak “âmin” der (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 169).

Ebû Hanîfe’ye göre yağmur duasında kılınacak sünnet bir namaz yoktur. Ancak, cemaatin ayrı ayrı namaz kılması caizdir.

İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise, bayram namazı gibi iki rekât cemaatle namaz kılmak menduptur. Yağmur duasında, ezan okunmaz, kâmet getirilmez, zevâid tekbirleri alınmaz. Namazdan sonra hutbe okunur. Hutbe bitince imam insanlara arkasını döner, hep beraber kıbleye yönelerek dua ve istiğfar ederek yağmur talep ederler (Kâsânî, Bedâi‘, I, 282-284).

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinde ise, yağmur duasında bayram namazı gibi zevâid tekbirleri getirilerek cemaatle kılınan iki rekâtlık bir namaz ve hutbe vardır (Nevevî, el-Mecmû’, V, 74; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 338-339; Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 325).







“Ey insan, düşün! Sen alâküllihal öleceksin”

Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse "Bu, Allahtandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar? (NİSA/78)

Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır. (LOKMAN/34)

De ki: "Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir. (CUM'A/8)

De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız." (AHZAB/16)








Yağmur Duası

Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden bir şey bekler
Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler
Bir yağmur bilirim bir de kaldırım
Biri damla damla alnıma düşer
Diğerinde durup göğe bakarım
Ne şehir ne deniz kokan gemiler
Bir yağmur bilirim bir de kaldırım
Nedense aldanmış bir gece annem
Bir kadın gömleği giydirmiş bana
İşte vuramadı gökler bana gem
Dinmedi içimde kopan fırtına
Nedense aldanmış ilk gece annem
Biri çıkmış gibi boş bir mezardan
Ortalıkta ölüm sessizliği var
Bana ne geldiyse geldi yukardan
Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar
Biri çıkmış gibi boş bir mezardan
İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından
İnsandan insana şükür ki fark var
Birine cennetse birine zindan
İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmur duasına çıksaydık dostlar
Bulutlar yarılır gökler açardı
Şimdi ne ihtimal ne imkan var
Göğe hükmetmekten kolay ne vardı
Yağmur duasına çıksaydık dostlar
Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden bir şey bekler
Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler

Sezai Karakoç

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYVA YEMEYİ LİMONLA DENEDİNİZ Mİ?

  Ayva: Yenirken boğaza takılır kalır ve yiyen insanın yemesi zor olduğu gibi yutkunurken boğaza takılır kalır. Ayvayı en rahat şekilde yemenin kolay yolu. Ayvayı dilimlere ayırıp üzerine bolca limon dökerseniz ve  çok azca tuz ekelerseniz sert ayvayı yumuşatır ve lezzetli olarak yemiş olursunuz. Ancak; tansiyon sorununuz var ise tuz da attığınız da sizce de lezzeti artıyorsa kaya tuzu ekelemeniz daha sağlıklı olacaktır. Ayvanın Çekirdeklerini de boşa atmayınız. Çekirdeklerini klorsuz suya koyup cam kavanozlarda 24 saat beklettiğiniz zaman  cildinize merhem olarak sürer ve yüz cildinizdeki kırışıklıkların zamanla kaybolduğunu göreceksiniz. Tabi bir kullanmayla geçmez bu bıçak değil ya.... LİMONUN YARARLARI Sabahları içilen ılık limonlu suyun faydaları saymakla bitmez. Sabah gözünüzü açar açmak gidip su ısıtıcının düğmesine basıyor ve kendinize koca bir bardak kahve hazırlıyorsanız, size önerimiz bu alışkanlığınızı biraz ileri zamana ertelemen...

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KÖY KÜLTÜRÜMÜZ

Köyümüzden Ayrılırken Arkada Bıraktıklarımız... Geçmişten Günümüze Köylerde  Kullanılan  Ev Ve Tarım Aletlerinin  Okul Sergi Alanı      YABA ve  Pişmiş Topraktan  Yapılan  GÜB YÜN İPİ Eğermek  İçin  Yapılan Çıkrık GEYİK ARDICI' ından yapılmam  YAYIK VE Köylü Kadınlarımızın KÖY Yunaklarında Çamaşır Yıkamada Kullnadıkları  TOKAÇ    GÜB      ÇIKRIK-  AYRAN YAYIĞI     ÇIKRIK    Gelinlerin  ÇEYİZ SANDIĞI ile EL DOKUMA   DÖŞEKLER   ve   Bayanlara Mahsus        Dokuma Sırt Torbalar ı( Köylerde bu torbalar, hanımlar tarafından misafirliklere giderken veya tarlalara veya bağ ve bahçelerde çalışmalara vakitlerde çalışanlara yemek vb. götürme işlerinde kullanılırdı.)     GÜB ( Bazen içinde define olarak ta karşınıza çıkabilir(!)     ÇÖMLEKLER ( bunlarda pişiril...

KARA DENİZİ İN İNCİSİ ŞİRİN GERZE

GERZE NİN TARİHÇESİ İlin kuzey doğu kıyısında aynı adlı burun üzerine kurulan Gerze, 1901 de kaza haline gelmiştir. İlk adının “Carusa “ olduğu tahmin edilen Gerze’de Ayancık gibi tarih sahnesine antik çağda çıkmış bir yerleşim yeridir. 13 şubat 1956 günü lodos fırtınasının desteklediği ve bir evin mangalından çıkan yangın ilçenin bütünü yakmış. 1000 ev yanmış ve bu yangından 100-150 ev kurtulabilmiştir. Bu büyük felaketten sonra Gerze devlet yardımı ile yeniden inşa edildiğinde ilçe merkezinde tarihi yapı bulmanın imkanı kalmamıştır. Gerze için yapılan 1950’lere ait bir imar planı, projesinden, ilçenin merkezinin Osmanlı dönemi sonlarında da harap  yada yanmış olduğu anlaşılır. Gerze’ye 19. Yüzyıl ortalarında gelen hemilton ilçe hakkında şunları söylemektedir. “ Kousefet ova 7-8 evlik küçük bir köydür. Gerze’de olduğu gibi buradan da sultan için İstanbul’a tavuk gönderilir. Hisar çayı yolu ile Gerze’ye ulaştık. Eski ismi Carusa’dır. 25 Rum evi dışında 240 türk evi ...